-peki onun dertlerini kim dinleyecek ?
-onun dertlerini sen anlayabilirsin. o yüzden paylaşmak için seni bekleyecek.
-peki ben olduğumu anlayacak mı ?
-aslında bunu ben bile bilmiyorum, umarım anlayabilir.
-peki ben onu bulduğumu nasıl anlayacağım ?
-maalesef onu bulmadan anlamanın bir yolu yok. hayatın boyunca başkaları da olacak belki ama senin bile bulabilmen kesin değil. üzgünüm.
-yo, üzülmene gerek yok. sanırım ben onu bulabilirim, en azından bulabilmeliyim.
-peki sen nasıl anlayacağını düşünüyorsun ?
-bilmem. hem sen bilmiyosan benim bilmem biraz mantıksız olmaz mı ?
-hiç de değil. biyolojik olarak bir hayvandan farksızsın, ama kalbin sınırları yoktur. kan pompalamaktan başka görevleri de var.
-ya o beni aramıyor olursa ?
-bu da yüzleşmen gereken bir sorun, ama zaten eğer dertlerini sen anlayabileceksen o zaman seni bekliyor olması gerekir.
-burada konuşunca her şey çok mantıklı geliyor. madem bu kadar kolay neden her gün pek çok insan gerçek aşk için yalvarıyorlar ?
-bunun cevabı çok kolay. çünkü insanlar inanmıyorlar, ve inanlar bile korkuyor.
-iyi de aşktan neden korksunlar ?
-bu da kolay, çünkü körler. aşk o kadar büyük ve güçlü ki her insanın dünyası bunu yaşamak için yeterince büyük değil.
-peki aşk somut bişey mi ?
-aslında evet, ama insanlar bunu o kadar soyutlaştırdılar ki dünyada bunun somutluğunu görebilen çok az insan var.
-peki o görebiliyor mu ?
-bu biraz da sana bağlı. eğer göremiyorsa görebilmesini sağlayabilirsin.
-ama ya asla göremezse ?
-yine sana bağlı, eğer onu o halinde bile kabul etmeye razıysan senin bileceğin bir şey.
-ama benim görebilmem adil değil bu durumda.
-evet zaten kimse sana adil olduğunu söylemedi. bunu taşımak kolay değil biliyorum ama birinin yapması lazım.
-ben böyle bir şeyi asla istemedim ki. aşk ne kadar güçlü olursa olsun onu öldürebilirim.
-evet tabi ki. senin için onu öldürmesi zor da olsa öldürebilirsin. sonuçta bu yüzden çok ağlayacağını sana şimdiden garanti edebilirim. insanları üzeceksin, ve insanlar da seni üzecek.
-iyi de neden ?
-basit. böyle olması gerekiyor.
-peki aşkın somut bir şey olduğunu söylemiştin, bu nasıl olabiliyor ?
-sorunun cevabı kendinde saklı. aşık bir insan eğer bu hissi layığıyla yaşıyorsa ölüme bile gülümseyebilir. arıya alerjisi olan kovana dalar, hatta fareden korkan fil bile lağımda yaşamaya ikna olur.
-bir soru daha sorabilir miyim ?
-bu son olsun lütfen.
-peki. aşık olduğumu nasıl anlayacağım ? yani onu diğerlerinden farklı kılan ne olacak ?
-şunu unutma, bir kez aşık olmayacaksın. bu pek çok kez tadacağın kimi zaman zevk kimi zaman keder olacak. ancak kalbinde bu yaralar ve küçük mutluluk birikintileri olmadan asla en gerçeğine hazır olamazsın. onu nasıl anlayacağına gelince... küçücük kalbini söküp ona hediye etmek gelecek içinden, ve kalbin onun yerine onu buraya koy diyecek sana. gözlerin dolacak ve ağlayacaksın ama gözyaşların akmayacak. senin için güneşin batıdan doğması fark etmeyecek.
-sen her zaman yanımda olacak mısın ?
-bu tamamen sana bağlı. her gece seni izliyor olacağım bu kesin, ve senin büyümeni, farklı insanlarla kesişen yollarını göreceğim. ancak ne zaman aşka inanmayı bırakırsan, hatta aşktan şüphe edersen bir karanlığa düşeceksin. unutma bu senin en büyük dayanağın olmalı.
-onun gözlerine bakmak için sabırsızlanıyorum...
-onun gözleri de seninkileri aramaktan yoruluyor. bence onu daha fazla bekletmemelisin.
-bence beklemeli. çünkü gözlerine her baktığımda ona verdiğim değeri anlaması için beklemesi gerek.
-oyunu öğrenmişsin.
-çok iyi bir öğretmenim vardı.
-sana son bir ders. biri için yaptığın fedakarlıktan daha fazlasını bir sonraki için yap.
-bu sayede en sonuncu aniden en değerli olacak değil mi ?
-kesinlikle. ve unutma, kıymet bilmeyen insanlar seni üzecekler.
-onlar için şimdiden üzülüyorum. umarım bir kaç kişiyi tekrar bunun gerçekliğine inandırabilirim.
-şimdilik hoşçakal.
-tekrar ne zaman görüşeceğiz ?
-bunun için tarih vermek yapılacak en acımasız şey olur. ama senin gülümseyeceğini biliyorum. kalbinin atışı denizlerin gel-gitleri gibi. bana anlatacakların için sabırsızlanıyorum.
-her şey için teşekkür ederim.
-hadi bakalım küçük çocuk. seni bekleyen koca bir serüven var önünde.....
-onun dertlerini sen anlayabilirsin. o yüzden paylaşmak için seni bekleyecek.
-peki ben olduğumu anlayacak mı ?
-aslında bunu ben bile bilmiyorum, umarım anlayabilir.
-peki ben onu bulduğumu nasıl anlayacağım ?
-maalesef onu bulmadan anlamanın bir yolu yok. hayatın boyunca başkaları da olacak belki ama senin bile bulabilmen kesin değil. üzgünüm.
-yo, üzülmene gerek yok. sanırım ben onu bulabilirim, en azından bulabilmeliyim.
-peki sen nasıl anlayacağını düşünüyorsun ?
-bilmem. hem sen bilmiyosan benim bilmem biraz mantıksız olmaz mı ?
-hiç de değil. biyolojik olarak bir hayvandan farksızsın, ama kalbin sınırları yoktur. kan pompalamaktan başka görevleri de var.
-ya o beni aramıyor olursa ?
-bu da yüzleşmen gereken bir sorun, ama zaten eğer dertlerini sen anlayabileceksen o zaman seni bekliyor olması gerekir.
-burada konuşunca her şey çok mantıklı geliyor. madem bu kadar kolay neden her gün pek çok insan gerçek aşk için yalvarıyorlar ?
-bunun cevabı çok kolay. çünkü insanlar inanmıyorlar, ve inanlar bile korkuyor.
-iyi de aşktan neden korksunlar ?
-bu da kolay, çünkü körler. aşk o kadar büyük ve güçlü ki her insanın dünyası bunu yaşamak için yeterince büyük değil.
-peki aşk somut bişey mi ?
-aslında evet, ama insanlar bunu o kadar soyutlaştırdılar ki dünyada bunun somutluğunu görebilen çok az insan var.
-peki o görebiliyor mu ?
-bu biraz da sana bağlı. eğer göremiyorsa görebilmesini sağlayabilirsin.
-ama ya asla göremezse ?
-yine sana bağlı, eğer onu o halinde bile kabul etmeye razıysan senin bileceğin bir şey.
-ama benim görebilmem adil değil bu durumda.
-evet zaten kimse sana adil olduğunu söylemedi. bunu taşımak kolay değil biliyorum ama birinin yapması lazım.
-ben böyle bir şeyi asla istemedim ki. aşk ne kadar güçlü olursa olsun onu öldürebilirim.
-evet tabi ki. senin için onu öldürmesi zor da olsa öldürebilirsin. sonuçta bu yüzden çok ağlayacağını sana şimdiden garanti edebilirim. insanları üzeceksin, ve insanlar da seni üzecek.
-iyi de neden ?
-basit. böyle olması gerekiyor.
-peki aşkın somut bir şey olduğunu söylemiştin, bu nasıl olabiliyor ?
-sorunun cevabı kendinde saklı. aşık bir insan eğer bu hissi layığıyla yaşıyorsa ölüme bile gülümseyebilir. arıya alerjisi olan kovana dalar, hatta fareden korkan fil bile lağımda yaşamaya ikna olur.
-bir soru daha sorabilir miyim ?
-bu son olsun lütfen.
-peki. aşık olduğumu nasıl anlayacağım ? yani onu diğerlerinden farklı kılan ne olacak ?
-şunu unutma, bir kez aşık olmayacaksın. bu pek çok kez tadacağın kimi zaman zevk kimi zaman keder olacak. ancak kalbinde bu yaralar ve küçük mutluluk birikintileri olmadan asla en gerçeğine hazır olamazsın. onu nasıl anlayacağına gelince... küçücük kalbini söküp ona hediye etmek gelecek içinden, ve kalbin onun yerine onu buraya koy diyecek sana. gözlerin dolacak ve ağlayacaksın ama gözyaşların akmayacak. senin için güneşin batıdan doğması fark etmeyecek.
-sen her zaman yanımda olacak mısın ?
-bu tamamen sana bağlı. her gece seni izliyor olacağım bu kesin, ve senin büyümeni, farklı insanlarla kesişen yollarını göreceğim. ancak ne zaman aşka inanmayı bırakırsan, hatta aşktan şüphe edersen bir karanlığa düşeceksin. unutma bu senin en büyük dayanağın olmalı.
-onun gözlerine bakmak için sabırsızlanıyorum...
-onun gözleri de seninkileri aramaktan yoruluyor. bence onu daha fazla bekletmemelisin.
-bence beklemeli. çünkü gözlerine her baktığımda ona verdiğim değeri anlaması için beklemesi gerek.
-oyunu öğrenmişsin.
-çok iyi bir öğretmenim vardı.
-sana son bir ders. biri için yaptığın fedakarlıktan daha fazlasını bir sonraki için yap.
-bu sayede en sonuncu aniden en değerli olacak değil mi ?
-kesinlikle. ve unutma, kıymet bilmeyen insanlar seni üzecekler.
-onlar için şimdiden üzülüyorum. umarım bir kaç kişiyi tekrar bunun gerçekliğine inandırabilirim.
-şimdilik hoşçakal.
-tekrar ne zaman görüşeceğiz ?
-bunun için tarih vermek yapılacak en acımasız şey olur. ama senin gülümseyeceğini biliyorum. kalbinin atışı denizlerin gel-gitleri gibi. bana anlatacakların için sabırsızlanıyorum.
-her şey için teşekkür ederim.
-hadi bakalım küçük çocuk. seni bekleyen koca bir serüven var önünde.....
5 yorum:
olm bu ne ? benim gibi bi herifi bile inandıracaksın aşk nanesine :D neyse abicim tebrik ediyorum da bunun yerine bişilerle uğraşsan olmamı ya allah allah, ama güzel olmuş ellerine sağlık senden adam olur gibi duruyo :)
Murat Kubur
canım şöyle ki yazının güzelliği boş olmamasından geliyor içinde biraz deneyim biraz akıl ve biraz da duygu unsuru var ama acele etmemek lazım kimbilir daha neler gelip geçecek ve çok değişken olan "aşk" kavramı daha ne düşünceleri değiştirecek.çok beğendim . özellikle aşk somuttur düşüncesi. biz aşkı soyutlaştırıp ulaşılmaz kılıyoruz halbuki yanıbaşımızda duruyor
bu aradA yukardaki isimsiz
ASLI AVŞAR =)))
aslı nası bi yorumdur o ya ahahahha. yukarıdaki aslı avsar nihahhanuhah ele geçiricem dunyayı gibi :D
Yazın cok güzel olmuş. Çok etkilendim bunu özellikle belirtmek istedim. Aşk herkeze göre farklı anlam taşır. Sen aşk hakkında düşündüklerini en güzel şekilde ifade edenlerdensin bu yüzden çok şanslısın.
Belgin ADIGTI
Yorum Gönder