Koskoca veya küçücük 20 gün :) Hayatımın en güzel yazılarını yazdığım, en tatlı eğitimini geçirdiğim, ilk chat programını yazdığım (yakında hizmetinizde su an son ayarlamalar) en güzel hikayelerini okuduğum (kendi kutup yıldızını bul diye bi kitap kesinlikle alın kaçmaz) kesinlikle en çok rakı içtiğim, bağıra bağıra kanun, keman ve tefle beraber "Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım istanbulun" söylediğim, eve en erken 11'de geldiğim manyak ötesi güzel zaman dilimi. Böyle söyleyince küçücük oluyo işte :) Herşeyi bir yana hangi birinden başlasam bilemiyorum Rock'n Coke mu desem, fasıl mı desem, hatta bak şimdi aklıma geldi vapurda yağmur yağdı =)) iyi tanıyanlar bilir hastasıyımdır yağmurun böyle bi şans olur mu ya vapurda yağmur :) mükemmeldi tek kelime ile... O zaman sırayla gidelim, anlatıcak çok şey olunca. Önce Rock'n Coke.

Aslında sadece linkin park için gittiğim düşünülürse tahmin ettiğimden çok daha fazla eğlendim diyebilirim :) zaten çok erken gitmedim ben gittiğimde manga ve kartel sahnedeydi, ondan sonraki grupları dinledim işte, bildiğim şarkılarına eşlik ettim. LP çok bekletti işin doğrusu, yanımdaki elemanların küfürlerini unutamıyorum =) Chester'ın performansı mükemmeldi tek kelimeyle, özellikle (ki sanırım en kalabalık söylenen şarkılar oldular) Breaking the habit, What I've done, numb (bunun encore hali daha güzel) ve tabiki klasik "in the end" süperdi. özellikle numb intro başladığında yanımdakiler ağlamak istiyorum diyodu =) Sonuçta gittiğime fazlasıyla değdi, üstelik konser gününden bir gün önce tonla eşyayı taşıdıktan sonra bi de çağrıyla beraber muhabbeti de bulunca ya lanet olsun konsere "bi daha gelsinler" demiş olmama rağmen. Tabi sonra seneye ne olur belli olmadığından salla dedim ya gidip dinleyim. Heheh - in the end - çabuk verilen bir karar ve pozitif sonuç =) Rock'n Coke un en deli tarafı beni öldürecekler olsalar da aklıma gelmeyecek onlarca tanıdık insan görmüş olmam oldu, özellikle engin'e burdan çok çok selam ederim (bi de bana niye çadır kurmadın dedin ya abi helal olsun =) IBM ruhu bu işte :P
Rock'n Coke'u geçtikten sonra aslında gezdiğim yerleri özetlemek lazım ama o kadar çok yer var ki ve o kadar tatlı hikayeler hiçbirini özetlemek istemiyorum onları başka bi zaman yazarım artık.

Geldik eğitime. Aslında faydalıydı cidden bilmediğimiz şeyler öğrendik. Her ne kadar java üzerinde biraz gereksiz uğraştığımızı düşünsem de WebSphere ve RAD eğitimleri bence çok verimli geçti. Yarışmadan hatırladığımız arkadaşları görmek güzeldi :) (Mehmet Yavuz'a selamlar) Özellikle bütün kıbrıs ekibine eğitime kattıkları kahkahalar ve gözlerimizden gelen yaşlar için çok çok teşekkür ediyorum. Umarım seneye de aynı ekip fire vermeden bir eğitim yapılması durumunda katılabilir. IBM eğitimlerini Sibnet isimli bir firma veriyor, ve bu firma alanında uzman, sibnet sadece eğitim vermekle ilgilenirken, kardeş firması da yazılım yapıp satıyor. Sibnetten Kemal hocayı tanımak da çok keyifliydi, gerçekten çok eğlenceli bir öğretmen olup dersi sallamayan insanlara da herhangi bir tersliği olmadı. Üstelik bizle beraber güldü eğlendi, umarım eğitim alan herkes bir gün böyle bir eğitmenle çalışma şansı bulur. Eğitimler 9.30 da başlayıp 4.30 da bitti; hafta içi günleri gittik, hemen hemen iş saatleri arasında yani. her ne kadar zaman zaman Mehmet Yavuzun da katkıları ile 2 saatlik bir öğlen tatili yapmış olsak da bu saatlere sadık kalındı denilebilir. Çorbaların biraz gelişmesi lazm buradan yetkililere sesleniyorum, arka arkaya bezelye, brokoli, mantar, ıspanak vs çorbası yapılmaz. Araya bi şehriye, tarhana, domates benzeri çorbalar konulur ki insanların ağız tadı değişsin sürekli ot yemesinler.
Timur Chat: Az kaldı gençler (you know yourselves G&Ç). yaklaşık 2 yıllık bir süreçte gelişen kendi chat programımız olayının sörvır tarafını yazmaktayım. Kısa bir süre içerisinde kendi instant messaging programımız olmakla kalmayacak, aynı zamanda voice chat özelliği de eklendikten sonra bizleri skype'dan kurtarabilmeyi ümit ediyorum (ama tabi ki telefonları arayamayacaksınız, onu da yaparsam burda işim ne olm :P yapılır da kaynak lazım :))) Her neyse kısa süre içerisinde hazır olmasını tahmin ettiğim, öngördüğüm ayarlamaya calıştığım bu illet programı zamanı geldiğinde kullanırken çok keyif alacağımıza inanıyorum. Az biraz sıkın dişinizi heheh :) Adını "gaç" koymadım saçma sapan bi isim olmasın diye, onun yerine her baktığımızda gülümseticek bişi buldum "Timur" =) "What were the elephants doing in ankara" diyorum, burdan yıldırım bayezid'e bi selam çakıyorum, Timurun çadırında bi çay içiyorum ve devam ediyorum...

"We just fly away.." Kars. Çok az kaldı. Hatta o kadar az kaldı ki şimdiden kendimi özlediğim doğunun erkenden dağların arasından doğan güneşine, az oksijenli yüksek rakımına, kuru havasına, sayısız tarihi eserine, abuk subuk yerlerden gelen göçmenlerine, akşamları montlu balkon toplantılarına, büyük kuzenimle boğuşmaya, küçük kuzenimi ısırmaya ve tekrar ısırmaya, evin tatlı mı tatlı annesine, komik mi komik babasına; ve tabiki (and the oscar goes to!!) bendenizi büyütüp besleyen yumuşacık elli, yumuşacık yürekli inatçı mı inatçı bir tanelerin bir tanesi derdimi sesimden, sevincimi gözümden okuyabilen yek insan anneanneye sarılmaya çoktaaan hazırladım. Bu defa daha da çok okuyup geliyorum oraya, sizlere davut ile goliath'ın hikayesini, ani harabelerini, kars kalesini, rus sokağını, anlatcam, gezcez oraları beraber. İstanbuldan ikinci defa topunuzu selamlıyorum ve tekrar ediyorum kendinizi hazırlayın. 7-10 gün arasında kalmaya geliyoruz. We gonna rock your world :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder